9 Şubat 2009 Pazartesi

panda'dan yaz fırsatları

Kutlamalara iştirak etmekten kendimi alıkoyamadım. Civarda tanıdık bir gemi bulamadığımdan dolayı aşşağıya inip yola kırmızı kurdela bağlayıp, kurdelayı ilk geçen kırmızı bir Lada Samara'ya koleksiyonumun en güzide bira şişesini fırlattım. Pencereyi kapatıp içeri girdim ve böylece gurur timsali bir Kabotaj bayramını daha geride bırakmış oldum. Hava hala cehennem gibi sıcak. Daha önce hiç olmadığı kadar dibe vurmuş bir haldeyim. An itibariyle son paramı da apartmana her hafta gelen temizlikçi kadına vermiş bulunuyorum. Geçen Çarşamba elektiriği de kestiler.Allahtan teknik lisede sokak direğinden nasıl kaçak elektrik çekebileceğim gibi pratik bilgi sahibi bir talebe olarak ayrılmışım da elektirik sıkıntım fazla sürmedi. Keşke İSKİ ve su vanalarına dair pratik bilgilerim de olsaydı, o zaman su sayacımla da illegal bir birlikteliğimiz olabilirdi. Mühürlü vananın haricinde evde içicek su da kalmadığını şimdi farkettim, bir müddet arandım diğer odalara baktım belki geçen günki yağmurdan biraz bi odada birikmiştir, kamışla çekerim diye umdum fakat sonuç nafile. Sanırım yakında telefonumu da kesicekler, o zaman gerçekten dibe vurdum demektir.Geceleri Masal saati dinlemeden bu yalnızlığa ne kadar dayabilirim kestiremiyorum.
Acayip susadım ve başka alternatifim olmadığından sonunda kendimi buzluktaki 9 adet buzu erimelerine mahal vermeden ağzıma sırayla atarak susuzluğumu bir nebze azaltmayı başarabildim. Bir yandan buzları katır kutur ısırıp mideye indirirken televizyonda şu saçma salak ana haber bültenlerinden birini izliyorum.Sarımsağın faydalarıyla ilgili haberin ardından hepimizi çok derinden ilgilendiren hayvanlar aleminden mühim bilgileri izlemeye başladım. İşte o an deli gibi Japonya’da nesli tükenmekte olan koca götlü, bunak bir panda olmayı o kadar çok istedim ki…Ah keşke koca götlü bir panda olsaydım şimdi böylece dibe vurduğumdan ve susuzluktan buz parçalarıyla temel ihtiyaç gidermeye çalışıyor değil, tamamen lüks ve konfordan içi meyve dolu, daha iri boyutlardaki buz kütlelerini kemiriyor olacaktım. Bir pandaya deli gibi öyküneceğim hiç aklıma gelmemişti daha önce.
Üstüme hemen beşiktaş formamı geçirdim.Aynada kendime baktım çubuklu forma seçmenin büyük bir hata olduğunu, bir pandadan çok zebraya benzediğimi anladım ve bir çırpıda çubuksuz başka bir forma geçirdim üstüme. Yastığa uzadım, ikiye katlıyıp eşofmanımın içine, kıçımın arkasına sokuşturdum alelacele.. Koca götümü sallaya sallaya,sağa sola vurarak pandaca iniltilerle tekrardan buzdolabına yanaştım. Buğulu ve titrek gözlerle çok hüzünlü, nesli tükenmekte olan yaşlı bir pandamsı bakışlar fırlattımsa da kendisi hiç oralı olmadı. Sinirlerime hakim olamayıp tırnaklarımla haşim pençeler indirdim ilkin, sonra pandaca ‘’ulan neslim tükeniyor, ben de ölünce panda panda diye çok aranırsınız oğlum’’ gibi nice tehditler savumsam da benim buzdolabı, ömründe bi defa olsun bir mucize yaratıp meyve dolu koca buz kütlelerini sihirli bir şekilde buzluğundan bana armağan olarak sunmayı reddetti. ‘’Helel olsun lan sana buzluk!’’ Açlık ve susuzlukla karşı karşıya fakat karakterli, çizgisinden ödün vermeyen bir buzdolabı sahibi koca götlü bir panda olarak arkamı döndüm salonun yolunu tuttum. Tam çaresiz iniltilerle kıçımı minderlerin üzerine devirecekken telefon çalmaya başladı. Aylardan sonra ilk defa telefonum çalıyordu… Masal saatinden arıyorlar sanırım diye geçirdim içimden.Gittim iki elimle zar zor ahizeyi pençelerimin arasına aldım çok zaman kaybettiğim için karşıdan kesik kesik bir bayan ‘’alo’’su geldi peşi sıra…

-Alo… Alo.. alo ?
-Hmmmm
-İyin günler efendim.Kimle görüşüyorum acaba?
-Grööağğğhhhh hhggöööaagghh

Telefonun ucundanki kadın keskin bir suskunluk haline büründü, sanırım pandaca bilmiyordu. Yok yok esasında bu kadın pandalar hakkında bir bok bilmiyordu; şayet bilseydi pandaların ismi olmadığını bilir gereksiz şekilde adımı sormaz, bana merhaba pandacım derdi.Aylardan sonra ilk kez birini telefonda yakaladım ve kaybetmeyi gözüm pek yemediği için hemen suyuna gittim

-Burhan ben, burhan..
-Burhan bey hasta mısınınız ? Şayet öylese rahatsız ettim özür dilerim
-Yok yok.. Haste değilim sadece buzdolabım bir hain çıktı.
-Nasıl? Hmmm. Şey. Adınız Burhan, peki soyadınız nedir?
-Tanımadğım kişilere vermiyorum!
-Ziyanı yok. Kaydınızı almadığım için henüz lazım değil zaten. Ben şimdilik kısaca size Burhan Bey diyeyim…
-İyi de bu kısa olmadı ki?
-Pardon?
-Sade Burhan daha kısa bence.
-Hmmm aslında..-
-Bir dakka bir dakka bu neyin kaydıymış hem? Siz kimsiniz?

1-2 dakika dinledikten sonra mevzuyu çaktım. Esasında pek bir gerçekliği olmayıp bin bür türlü yalan dolan sağlık sigortası, ambulans hizmeti vs. yi albenili bir dille anlatıp genelde ev kadınlarının en saflarını kündeye getiren bir callcenter pazarlamacısı daha düzgün bir ifadeyle dolandırıcısı. Kredi kartı numaranızı bir şekilde öğrendikten sonra kayıt altına alınan telefon konuşmanız sayesinde sonradan hayıflanmanız, istemiyom kardeşim kocam beni kesicek bu kredi kartından çektiğiniz para yüzünden vs. gibi serzenişler için çok geç olabilir… Israrla kredi kartı numaramı kaptıkaçtıya getirmek isteyen sevgili pazarlamacıya güzel bir fıkrayla lafını ağzına tıktıktan sonra tekrar mezu bahis konuya geri dönüş yaptım.

-Bakın sevgili bayan, ben kredi kartı kullanmıyorum. Hem telefon numarası bulmaktaki kabiliyetiniz neden kart numarası bulmakta işe yaramıyor bana sormadan da pek hala bulabilirdiniz o zaman
-Numaranızı biz bulmuyoruzki, sallıyoruz
-Bu sallayış pek şansız bir tane oldu dediğim gibi kart kulanmıyorum, yani kırdığımdan beri
-Hmm farketmez kart numarasını hatırlıosanız o da kafi.
-Hanımefendi hangi tür piskopatlar kredi kartı numarasını ezberler bilemiyorum ama ben o tür bi psikopat değilim sanırım
-Ah pardon evet kiki içimdeki azgın pazarlamacı birden hortladı biraz kusuruma bakmayın. Sizin değil bi yakınınızın kartınıda kullanabiliriz … hahahha tamam ya şaka şaka 
-Hasbinallah.. Yakınım yok. Hatta şu an hattın ucunda bulunan siz en yakınımsınız artık hesap edin.
-Ayyy kıyamam mesai başında olsamda benimde bi kalbim var hihihi
-Ayrıca nakit olarak bir ödeme şansım olsa bile size verebileceğim tek şey 68 adet bira şişesinin getirisi olan depozito parası olabilir ancak. O parayla da bana bir ıhlamur yaparsınız içerim ömür boyu hasta falan da olmam sigortaya da gerek kalmaz valalhi..
- Hahahahaa… Çok şekersiniz... Yani sanırım öyle birisiniz hemde sigortalamaya içimin el vermediği ölçüde şeker galiba. Neyse unutun sigortayı falan..Hem o depozito paralarıyla neden yeni biralar almıyoruz ben size yine yaparım ıhlamur merak etmeyin kuzum hehehe.
-Nası..Şey..Ihk gıkh…tabi.. ehem….

Ertesi gün oldu… Julide diğer bir adıyla azimli sigortacım kapının zilini çalıyordu. Bir elinde 6 lık bira kasası ve diğer elinde siyah bir bakkal poşetinde ağaçtan toplanmış ıhlamur ve yüklü bir nevaleyle çıka geldi. Getirdiklerini yedik,içtik bira boşlarını benimkilerle tanıştırdık hemen kaynaştılar.. Bu gidip gelmeler, ve şişelerin kaynaşması bir çok sefer tekrarlandı. Gittikçe çoğalan huzurlu bir aile olduk şişeler,ben ve Julide. Bu arada KPSS’yle hayvanat bahçesine personal olarak işe başlayalı 2.ci ayımı geride bıraktım, kendimi biraz toplardım. Benim çalıştığım yerde ne nesli tükenmekte olan bir hayvan ne de o allahın belası buz kalıplarından yoktu. Julide bana bir panda doğuracağına dair söz verdi.Şimdilerde şişkin karnıyla sözünü tutacağa benziyor fakat memelerinden buz kalıbının içinde meyve çıkarabileceğine dair şüpheleri varmış. Pandamız doğduktan sonra en azından emzirmeden önce memelerini benim karakter sahibi buzdolabına koymayı teklif etimse de pek yanaşmadı. Israrımın çığ gibi büyüyen delice bir tutkuya dönüşüp vazgeçmediğimi görünce şu günlerde psikolojik yardım alarak bunun da üstesinden gelebileceğime inanıyor…

3 Şubat 2009 Salı

was ist das? das ist ein ''kıç göbek''


Bira göbeğinden muzdarip birisi olarak başkalarının göbekleriyle türlü türlü başka sorunlar içerisinde olduğu gerçeğinin pek farkında değilmişim; ben bugün bunu anladım. Hakan yukarıdaki kızın resmini yolladı msn'den, maksadını ve yersiz bulduğum gülüşlerinin sebebini anlayamadım ilk etapta... ta ki göbeğine bak göbeğine diyene kadar :) hatta elimle tişörtün üstünü kapatıp bir daha baktım, daha çok güldüm, eğlendim... o göbek değil, arkası dönük bir erkek götü :) ( arkası dönük götle neyi kastettim tam olarak benimde kafam karıştı, götün arkası önü olmaz glb)